|
Bir Suikasdin Hatırlattıkları
17 Haziran 1926'da reis-i cumhur M. Kemal Paşa'ya "suikast yapılacağına dair bir ihbar" yapıldığı söylenir ve bu ihbara dayanılarak 3 Haziran 1925'de bakanlar kurulunca kapatılmış olan Terakkiperver Cumhuriyet Fırkasının ileri gelenleri tevkif edilir.
Bu tevkif edilenler arasında birçok milletvekili ile İstiklal Harbinin önde gelen komutanları da vardır.
Terakkiperver Cumhuriyet Fırkasının ileri gelenleri İstiklal Mahkemesine verilir. Mustafa Kemal verdiği beyanatlarda, "İstiklal Mahkemesinin kararlarını sükûnetle beklemek gerektiğini" söyler. Söyler ama, kendisi bu tavsiyeye pek uymaz.
Yalçın Kücük, 'Türkiye Üzerine Tezler' kitabında hadiseyle alakalı olarak şunları anlatıyor:
<< ... Mustafa Kemal'in kendisi, pek tavsiyelerini ciddiye almıyor. İstiklal Mahkemesi'nin sonuçlanmasını pek öyle sükûnetle bekleyemiyor. İzmir Suikastini duzenleyenlerle birlikte mahkeme önune Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası yöneticileri, Ali Fuad Paşa, Kazım Karabekir Paşa ve diğerleri de çıkarılıyor. Sorgusu sırasında, Kazım Karabekir, "Parti kurdurmak hükûmetin elinde idi; oysa ki kurulurken cesaret verenlerin başında hükûmet vardı." diyor. Mustafa Kemal, Kazım Karabekir'in böyle konuşmasına müsaade ettikleri için, İstiklal Mahkemesine çok kızıyor ve Mahmud Göloğlu, çeşitli anılara dayanarak yazıyor :
"Çeşme'de bulunan Mustafa Kemal Paşa, Kazım Karabekir Paşa'nın bu sözlerini duyunca çok sıkıldı ve böyle bir konuşmaya müsaade ettikleri için de İstiklal Mahkemesine kızdı. Mahkeme kurulunun Çeşme'ye getirilmesini emretti. O gece verilecek baloya çağrılmak bahanesiyle İstiklal Mahkemesi Çeşme'ye getirildi. Mustafa Kemal Paşa onları, balo salonunun yanındaki bir odaya aldı ve çok sert bir şekilde azarladı. Mahkeme kurulunun artık baloda duracak hali kalmadı. Mustafa Kemal Paşa'nın önünden geçip gitmeye de cesaret edemedi. Pencereden atlamak suretiyle ancak dışarıya çıkabildiler ve kimseye görünmeden İzmir'e gittiler." (Mahmud Göloğlu, Devrimler ve Tepkileri, sahife 104)
İstiklal Mahkemesi üyelerinden ve pencereden kaçanlardan Kılıç Ali, anılarında, İstiklal Mahkemesine isim aranırken "Terör Mahkemesi" ismi üzerinde durulduğunu belirtiyor.
Pencereden kaçmasına rağmen İstiklal Mahkemesi, terör uygulamasında kusur etmiyor. 1926 yılına ait Millet Meclisi tutanakları altı mebusun asıldığını kaydediyor. Ancak Türkiye'de sadece mebuslar asılmıyor. Mustafa Kemal, bir suikast teşebbüsü ile en çok mağdur göründüğü bir sırada, tüm burjuva rakipleriyle hesaplaşmayı unutmuyor. Terakkiperver Fırkası, daha başka bir deyişle, bir-iki yıl öncesinin "mebus paşalar" sorununun kahramanları ile, Hüseyin Rauf Bey, Kazım Karabekir ve Ali Fuad gibi Kurtuluş savaşının ünlü isimleri ile nihai hesaplaşmasını yapıyor. >>
(Yalçın Küçük, Türkiye Üzerine Tezler, cild 2, sahife 618)
|
|